T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
DENİZLİ / MERKEZEFENDİ - Nalân Kaynak Anadolu Lisesi

Edebiyat Sayfamız

 

MEMLEKETİMİ SEVİYORUM

Memleketimi seviyorum:

Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.

Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı

memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

 

Memleketim:

Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,

kurşun kubbeler ve fabrika bacaları

benim o kendi kendinden bile gizleyerek

sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir. Memleketim.

Memleketim ne kadar geniş:

dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.

Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.

Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum

ve güneye

pamuk işleyenlere gitmek için

Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye

utanıyorum.

 

Memleketim:

develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,

kavak

söğüt

ve kırmızı toprak.

 

Memleketim.

Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven

alabalık

ve onun yarım kiloluğu

pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla

Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

Memleketim:

Ankara ovasında keçiler:

 

kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.

Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.

Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması,

zeytin

incir

kavun

ve renk renk

salkım salkım üzümler

ve sonra karasaban

ve sonra kara sığır

ve sonra: ileri, güzel, iyi

her şeyi

hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır,

çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım

yarı aç, yarı tok

yarı esir...

Nazım Hikmet Ran

 

MEMLEKET İSTİYORUM

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

 

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

 

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

 

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Cahit Sıtkı Tarancı

 

BAHAR SARHOŞLUĞU

İlk sevgilinin gülüşüne benzer 
Bir Nisan havası değil mi esen? 
Zincirlere, kelepçelere inat, 
Kanatlarımı açmak zamanıdır; 
Allah´a ısmarladık kaldırımlar. 

Giyenler düşünsün dar elbiseyi, 
Ölçülü sözü, hesaplı adımı 
Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan; 
Saltanat sürer gibi uçuyorum, 
Erik ağacı gelin olduğu gün. 

Hayranım bu şehrin bacalarına 
İrili ufaklı hep bir ağızdan. 
Nasıl derinden bu gökyüzüne doğru 
Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz! 
Dumanın daim olsun güzel baca! 

Yuvası saçakta kalan kırlangıç, 
Yavrusu dallara emanet serçe, 
Derken camiler üstünde güvercin 
Minareler katından geçiyorum 
Gökyüzü mahallesi İstanbul´un 

Süt beyaz bir martıyım açıklarda 
Gemilere ben yol gösteriyorum, 
Buğday ve ilaç yüklü gemilere 
Bir kanat vuruşta bulutlardayım; 
Bir süzülüşte vatanım dalgalar!

Cahit Sıtkı Tarancı

 

 

SEVERİM BEN SENİ CANDAN İÇERİ

Severim ben seni candan içeri,

Yolum ötmez bu erkandan içeri.

Nereye bakar isem dopdolusun,

Seni kanda koyam benden içeri!

O bir dilberdürür yoktur nişanı

Nişan olur mu nişandan içeri.

Beni benden sorman, bende değülüven,

Suretim boş yürür dondan içeri.

Beni benden alana ermez elim,

Kadem kim basa sultandan içeri.

Tecelliden nasib erdi kimine,

Kiminin maksudu bundan içeri.

Kime didar gönülden şule değse

Onun şulesi var, günden içeri.

Senin aşkın beni benden alıptır,

Ne şirin dert bu; dermandan içeri.

Şeriat, tarikat yoldur varana,

Hakikat, marifet, andan içeri.

Süleyman kuş dilin bilir dediler

Süleyman var Süleyman'dan içeri.

Unuttum, din-diyanet kaldı benden.

Bu ne mezhepdürür, dinden içeri.

Dinin terkedenin küfürdür işi,

Bu ne küfürdür, imandan içeri.

Geçer iken, Yunus, şeş oldu dosta,

Ki kaldı kapıda andan içeri.

Yunus Emre

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 27.04.2017 - Güncelleme: 11.09.2020 17:21 - Görüntülenme: 1833
  Beğen | 2  kişi beğendi